15 49.0138 8.38624 1 0 4000 1 https://blog.onlinepsikolojimerkezi.com 300 true 0
theme-sticky-logo-alt

İfade Edilemeyen Duygular

‘İfade edilmeyen duygular asla ölmez .Daha sonra daha canice ortaya çıkmak üzere canlı canlı gömülürler’ der Sigmun Freud. Duygu ve düşüncelerimiz bizleri  fizyolojik ve psikolojik olarak derinden etkiler. Bastırılmış veya kimseye açıklamadığımız duygularımızın, fiziksel sonuçları vardır. Anlamadığımız veya bastırdığımız her türlü duygu, bir şekilde, bize hastalık olarak geri dönebilir. : Eğer bazı duygular bastırılırsa, daha güçlü bir şekilde ortaya çıkar veya hastalık ya da sinir sisteminin çökmesi şeklinde sonuçlanır. Örneğin çocuklukta yaşanan istismar vakalarının bastırılması sonucu, birçok insan ilerleyen yaşlarında ciddi acılar çeker. Bu durum hem bedeni hem de ruhu huzursuz eder. Bundan kurtulmanın yollarından biri, zamanında hissedilen o duyguyu yeniden hissetmek, yeniden yaşamak ve daha sonra özümseyerek yok etmektir. Bunun için ise profesyonel yardım almanız gerekmektedir.

Bastırılmış bir duygu yanlış etiketlenebilir veya yanlış yorumlanabilir.

Dikkatimizi başka yöne çevirerek zihinsel durumlarımızın karakterini değiştirebiliriz . Örneğin, küçük çocuklar genellikle karanlık korkularını konuşarak veya şarkı söyleyerek giderebileceklerini keşfederler. Bu nasıl yardımcı olur? Cevap, çocuklar kendi seslerinin sesine odaklanırlar ve bu, korkularının nesnesi için daha az zihinsel kaynak bırakır. Ayrıca, bir duygunun deneyimini, onu yanlış etiketleyerek kısmen engelleyebiliriz. Bazen, üzüntüyü öfke olarak yorumlarız, çünkü üzüntünün zayıflık olduğunu düşünürüz bu, başkasının bize ruhsal bir zarar verme gücünü gösterirken, öfkemizikorur. Her duygunun herkesle paylaşılması gerekmediği doğrudur, ancak yine her şeyin bastırılması da gerekmez.

Bastırdığınız duyguların ortaya çıkaracağı 5 durum

  1. ENDİŞELİ HİSSEDEBİLİRSİNİZ

Sürekli endişeli hissetmek, duyguları bastırmanın en yaygın etkisidir. Duygularını bastıran insanlar duygularını ifade etmekte zorlanırlar, bu yüzden kendilerini endişeli hissederler ve açılmamaya daha yatkın olurlar. Zamanla bu bir kısır döngü haline gelir ve kaygı bozukluğu yaşamaya başlarsınız. Bununla birlikte daha fazla içinize kapanabilir ve kendinizi başkalarından uzak tutmaya başlayabilirsiniz.

  1. DUYGULARINIZI İFADE ETMEK ZORLAŞIR

Başkalarını strese sokmak istemezsiniz, bu nedenle endişelerinizi başkalarıyla paylaşmaktan çekinirsiniz. Bu ruh sağlığınız için iyi değildir. Duygularınızı bastırmanın depresyon ve anksiyete bozukluklarına yol açabileceğini biliyor musunuz? Evet, bu doğru, sorunlarınızı kendinize saklamak, uzun süre düşünmenize ve endişe duymanıza yol açacaktır.

  1. HER ŞEYE AŞIRI TEPKİ VEREBİLİRSİNİZ

Kendinizi endişe verici büyük konuları gözden kaçırırken bulduğunuzda, aşırı tepki vermeyi ve önemsiz meseleler üzerinde patlama yaşamayı tercih ettiğiniz oldu mu? Cevabınız evet ise, bunun nedeni belki de öfkenizi değiştiriyor olmanızdır. Bunun nedeni, küçük şeyler için birine kızmanın, hayatınızdaki gerçek sorunu ele almaktan daha kolay olmasıdır.

  1. SIKSIKBAŞ AĞRISI YAŞARSINIZ

Bastırılmış duygular bazen migreni tetikleyebilir veya şiddetlendirebilir. Uzun süreli veya akut stres, beyinde migren mekanizmalarına katkıda bulunan kimyasal değişikliklere neden olabilir. Sürekli olumsuz düşünceler düşünmek yerine kendinizi ifade etmeye çalışın. Günlerce geçmeyen migren ataklarının ya da kronik baş ağrılarının esiri olmak istemezsiniz.

  1. YÜZLEŞMEKTEN KAÇINIRSINIZ

Kendinizi sürekli olarak diğer insanlarla iletişim kurmaktan uzaklaştırmaya çalışırken buluyorsanız, konuyu gözden kaçırıyor ve yüzleşmekten kaçınmaya çalışıyor olabilirsiniz. Yüzleşme bu kadar korkutucu bir şey olmamalı. Aslında sorunlarla sağlıklı bir şekilde yüzleşmek, insanların daha derinden anlaşılmasını sağlayabilir. Savunmasız olmanızı ve gerçek düşüncelerinizi ve duygularınızı ifade etmenizi sağlar.

Psk. Seher Selçuk

Online Psikolog ile Online Terapi almak için hemen sitemizi ziyaret edin. www.onlinepsikolojimerkezi.com

Tükenmişlik Duygusu ve Çalışma Motivasyonu
Önceki
Tükenmişlik Duygusu ve Çalışma Motivasyonu
Sonraki
Çocuk ve Deprem

0 Yorum

Yorum Yaz